Mikotoksinler, insanlar, hayvanlar ve bitkiler için toksik yani zehir olan çeşitli mantar türleri tarafından üretilen ikincil metabolitler olup yiyeceklerle sindirimleri, hava yoluyla solunmaları veya dermal emilimleri farklı hastalıklara ve hatta ölüme neden olabilir.

İsmini Aspergillus genus ve flavus tan alan Aflatoksinler; en yüksek yönetim maliyetine ve yüksek toksisitesi ile en büyük kayıplara yol açan mikotoksin türü olup; çiftlik hayvanlarında mikotoksinler karaciğerin fonksiyonunu bozarak düşük performansa; yem tüketiminde azalmaya, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve böylece hastalıklara karşı daha duyarlı olmasına, üreme bozukluklarına, vücut ağırlığının azalmasına ve hayvansal gıdalara da geçtiği bir gerçektir.

İster Kümes hayvanlarında isterse Ruminantlarda; aflatoksinlere karşı en yaygın kullanımlar arasında yem’e kil, bentonit montmorillonit, zeolit, aqueus sodyum kalsiyum alüminosilikat (HSCAS) ve aktif karbonlar gibi alüminosilikatlar kullanımıyla toksin bağlanabilmekte olup ayrıca, mikotoksinlerin sindirilemeyen kompleks karbonhidratlar (bakteri ve maya hücre duvarları), enzim, vitamin, amino asit ve kolestrollamin, polivinil-polipirrolidon polimerleri (PVPP) gibi sentetik polimerleri kullanarak toksik olmayan metabolitlere parçalanmasıdır.

İyi bir toksin bağlayıcı, aflatoksin kontamine yemlerin besin değerlerini geri kazandırabilir. Piyasada bu kadar çok toksin bağlayıcı varken; kullanıcılar hangi toksin bağlayıcının kendileri için en uygun ve ekonomik olacağına nasıl karar verecekler?

  1. Bağlama kapasitesi;
  2. Emilim etkinliği;
  3. Etki zamanı;
  4. Yem’e katılım miktarı.

 Aflatoksin bağlama işlemi, elektrik polaritesi ilkesine dayanmaktadır. Toksinin negatif elektrik polaritesi, bağlayıcının pozitif elektrik polaritesi ile bağlı olduğundan, toksinler hareketsiz hale getirilir ve daha sonra hayvan tarafından atılır. Bu bağlanma kapasitesi genellikle miligram cinsinden 1 gr toksin bağlayıcı ile bağlanan aflatoksinlerin miktarında ifade edilir.

 Emilim etkinliği; çoğu toksin bağlayıcısının parçacıkları su ile temas eder etmez genişler.

 Bu genişleme nedeniyle, küçük moleküller (aflatoksinler dahil) partiküle emilir. Bu aflatoksinleri geçici olarak hareketsizleştirir. Ancak bu eylem tarzının iki önemli dezavantajı vardır;

 İlk olarak, sadece toksinlerden daha fazlasını emen toksin bağlayıcılar vardır. Değerli besin maddelerinin toksin bağlayıcılar tarafından emildiğini gösteren çok sayıda araştırma var. Aflatoksikozun zararı önlenebilsede, bu hala ekonomik kayıplara neden olur, çünkü sindirilebilir besin seviyeleri önemli ölçüde azalır.

 Emilimin ikinci dezavantajı, toksin moleküllerinin bir sünger gibi emilmesi, ancak aslında parçacığa bağlı olmamasıdır. Uygulamada bu, bir süre sonra toksik moleküllerin gastrointestinal sisteme dönebileceği anlamına gelir.

 Aktivasyon genellikle gastro-intestinal kanalda gerçekleşip su ile temas ettikleri anda aktif hale gelmektedirler. Reaksiyon süresi, suyla ilk temas ile bağlanma veya emme işleminin başlaması arasındaki zamandır.

Kanatlı hayvanlarda aktivasyon süresinin iki saatten fazla olması yararlı değildir, çünkü besinlerin ve toksinlerin hayvan tarafından emilmesi halihazırda tam olarak ilerlemektedir.

Temelde ekonomik bir parametre olmasına rağmen ihmal edilmeyen son kriter; Yem’e katılan orandır. Bir toksin bağlayıcısının fiyatı, kalitesi ve yem’e konma oranı ile karşılaştırılmazsa herhangi bir önem arz etmez. Sonunda önemli olan, kilogram nihai yem başına etkinliktir.